Translate Turkish Arabic التبس الأمر
Turkish
Arabic
related Results
- more ...
-
ısmarlamak (v.)more ...
-
sipariş (n.)more ...
-
özdek (n.)more ...
-
yönerge (n.)more ...
-
zorba (adj.)more ...
-
buyurmak (v.)more ...
-
tarikat (n.)more ...
-
devlet (n.)more ...
-
amir (n.)more ...
-
komutan (n.)more ...
-
kumandan (n.)more ...
-
buyruk (n.)more ...
-
ısmarlamak (v.)more ...
-
ısmarlama (n.)more ...
- more ...
- more ...
- more ...
- more ...
-
reis (n.)more ...
-
güç (n.)more ...
-
husus (n.)more ...
-
talimat (n.)more ...
-
yetki (n.)more ...
-
emretmek (v.)more ...
-
diktatörce (adj.)more ...
-
erk (n.)more ...
-
koşul (n.)more ...
-
yetkili (adj.)more ...
-
usul (n.)more ...
Examples
-
"A" birşeyleri karıştırmıştır belki.ربما التبس على (اي) الأمر
-
Will, bence yanlış anlamışsın.ويل, أعتقد أن الأمر إلتبس عليك
-
Hayır, Frank olamaz. Mümkün değil. Birileri karıştırmış olmalı.كلا، ذلك ليس (فرانك)، هذا ليس ممكناً، شخص ما قد إلتبس عليه الأمر
-
Kar fırtınası elimizi kolumuzu bağladı.التبس علي الامر لانه هو عادة الرجل السمين الذي يطلب طعام الاطفال
-
O kadar şaşkınlar ki, üçüncü silaha ateş ediyorlar!أبلينا حسناً فالأمر التبس عليهم ! إنهم يطلقون النار على المدفع الثالث
-
O kadar şaşkınlar ki, üçüncü silaha ateş ediyorlar!أبلينا حسناً فالأمر إلتبس عليهم إنهم يطلقون النار على المدفع الثالث
-
Çok kısa bir zamanda o kadar çok insanla tanıştın ki, kim olsa kafası karışırdı.لقد قابلتِ الكثير من الناس في وقت قصير لاشك أن الأمر التبس عليكِ
-
" Bir gün , ya da günün bir parçası ( kadar kaldık ) . " dediler . ( Fakat işin içyüzünü iyice bilmediklerinden herşeyi en iyi bilenin Allah olduğunu ifade ettiler ) : " Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir , dediler , birinizi şu gümüş ( para ) ile şehre gönderin , baksın , hangi yiyecek daha temiz ( ve nefis ) ise ondan size bir azık getirsin ; fakat çok dikkatli davransın , sakın sizi birisine sezdirmesin . "وكما أنمناهم وحفظناهم هذه المدة الطويلة أيقظناهم مِن نومهم على هيئتهم دون تغيُّر ؛ لكي يسأل بعضهم بعضًا : كم من الوقت مكثنا نائمين هنا ؟ فقال بعضهم : مكثنا يوما أو بعض يوم ، وقال آخرون التبس عليهم الأمر : فَوِّضوا عِلْم ذلك لله ، فربكم أعلم بالوقت الذي مكثتموه ، فأرسِلوا أحدكم بنقودكم الفضية هذه إلى مدينتنا فلينظر : أيَّ أهل المدينة أحلُّ وأطيب طعامًا ؟ فليأتكم بقوت منه ، وليتلطف في شرائه مع البائع حتى لا ننكشف ، ويظهر أمرنا ، ولا يُعْلِمَنَّ بكم أحدًا من الناس .
-
Dediler ki : " Bir gün veya günün bir ( kaç saatlik ) kısmı kadar kaldık . " Dediler ki : " Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir ; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de , hangi yiyecek temizse baksın , size ondan bir rızık getirsin ; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin . "وكما أنمناهم وحفظناهم هذه المدة الطويلة أيقظناهم مِن نومهم على هيئتهم دون تغيُّر ؛ لكي يسأل بعضهم بعضًا : كم من الوقت مكثنا نائمين هنا ؟ فقال بعضهم : مكثنا يوما أو بعض يوم ، وقال آخرون التبس عليهم الأمر : فَوِّضوا عِلْم ذلك لله ، فربكم أعلم بالوقت الذي مكثتموه ، فأرسِلوا أحدكم بنقودكم الفضية هذه إلى مدينتنا فلينظر : أيَّ أهل المدينة أحلُّ وأطيب طعامًا ؟ فليأتكم بقوت منه ، وليتلطف في شرائه مع البائع حتى لا ننكشف ، ويظهر أمرنا ، ولا يُعْلِمَنَّ بكم أحدًا من الناس .
-
" Bir gün veya daha az bir müddet kaldık " dediler . " Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir .وكما أنمناهم وحفظناهم هذه المدة الطويلة أيقظناهم مِن نومهم على هيئتهم دون تغيُّر ؛ لكي يسأل بعضهم بعضًا : كم من الوقت مكثنا نائمين هنا ؟ فقال بعضهم : مكثنا يوما أو بعض يوم ، وقال آخرون التبس عليهم الأمر : فَوِّضوا عِلْم ذلك لله ، فربكم أعلم بالوقت الذي مكثتموه ، فأرسِلوا أحدكم بنقودكم الفضية هذه إلى مدينتنا فلينظر : أيَّ أهل المدينة أحلُّ وأطيب طعامًا ؟ فليأتكم بقوت منه ، وليتلطف في شرائه مع البائع حتى لا ننكشف ، ويظهر أمرنا ، ولا يُعْلِمَنَّ بكم أحدًا من الناس .